Başta sadece yan yana uzanmışlardı. Çıplaklık değil ama yakınlık yoğundu. Parmakları rastlantıyla birbirine değdiğinde ikisi de geri çekilmedi. İlk öpücük çekingen, ama ardından gelenler göğüs kafeslerini birbirine bastıran derin bir ihtiyaç taşıyordu. Tenleri birbirine sürtündükçe zaman kavramı silindi, hangi dokunuşun kime ait olduğu fark edilmez oldu. Yatakta sınırlar yoktu artık. Bedenlerini olduğu kadar iç dünyalarını da birbirine açtıkları bir anın içindeydiler. Ne geçmiş vardı ne gelecek, sadece nefes nefese kalmış iki ruh.