Ofiste gün bitmişti, loş ışıklar yalnızca bir köşeyi aydınlatıyordu; kadın patronun sesi, sessizliği bölen tek şeydi. Masasının kenarına yaslandığında, bakışları çalışanının gözlerinde takılı kaldı. Uzun süredir kelimelere dökülmemiş bir gerilim nihayet yerini harekete bırakmak üzereydi. Konuşmadan yön verdi; bir bakışıyla, bir adım geriye çekilerek. Her hareketi, hem davetkâr hem kontrol sahibiydi. O an, otorite ile arzunun ince çizgisinde bir teslimiyet oluştu; sınırlar konuşulmadan çizilmiş, güven dokunmadan inşa edilmişti. Aralarında geçen her saniye, bir temas kadar derin, bir söz kadar etkiliydi.