Kütüphanede başlayan sessiz bakışmalar, saatler ilerledikçe sayfaların arasına gizlenen bir çekime dönüştü. Masanın karşısında oturan genç kadın, onun gözlerinin ağırlığını her kalkışta, her uzanışta hissediyordu. Konuşmaları kısa, ama bedenlerinin dili uzun zamandır konuşuyordu. Kitaplar kapandığında, ortak bir suskunlukla kampüsün kıyısındaki boş stüdyo daireye yöneldiler. İçeri girdiklerinde kelimelere gerek kalmadı. Her dokunuş, her kıyafetin usulca çözülüşü, onların birbirini keşfetme arzusunun sessiz bir ilanıydı. Tenler birbirine yaklaşırken sadece arzu değil, aynı zamanda özen vardı. Yavaşlık, her dokunuşu daha derin, her nefesi daha yoğun hale getiriyordu. O gece, bedenlerinin birbirine nasıl ait olabileceğini ilk kez anladılar; tutkuyu sadece dürtüyle değil, dikkatle ve saygıyla taşıdılar.