Loş ışıklı odada yalnızdı; telefonunu sabitlemiş, ekran karşısında poz verirken sesi çıkmasın diye müziği kısmıştı. Kendi bedenine yabancı değildi, neyi nasıl göstereceğini biliyor, hareketlerini dikkatle kurguluyordu. Ama kapının usulca aralandığını fark ettiğinde donup kaldı. O, ev arkadaşıydı sesi çıkmadı, içeri girip bir şey alıp çıkması gerekiyordu belki. Ama çıkmadı. Bakışları karşılaşınca, ikisi de bir şey demedi. Kadın nefesini tuttu, adam ise bakışlarını kaçırmak yerine gözlerinde sabit tuttu. Sessizlik, aralarındaki çekimi daha belirgin hâle getirmişti. Kadın yavaşça telefonu kapattı ama geri çekilmedi. Aralarındaki mesafe beden diline bırakılmıştı artık. Yaklaştılar, ne utanç vardı ne acele. Her dokunuş, o kısa anın içinde bir anlam buldu. Kameranın kaydetmediği dakikalarda, ikisi de neyin sahici olduğunu çok net bir şekilde anladı.