Sınavlardan sonra kampüs sessizleşmişti, sadece yurt odalarının loş ışıkları hâlâ ayaktaydı. O gece, yorgunluğun içinde birlikte geçirilen bir çalışma seansının ardından lezbiyen kızlar yatağın ucunda sessizce oturuyorlardı. Başta yalnızca paylaşılmış bir battaniye vardı aralarında; sonra bir elin hafifçe diğerinin bileğine dokunması… Zamanla sessizlik, aralarındaki bağın daha çok şey söylediği bir dile dönüştü. Göz göze geldiklerinde kelimelere gerek kalmadı. Her nefes, her küçük temas, giderek daha belirgin bir ritimle yankılanıyordu odanın içinde. Biri kontrolü elinde tutuyor gibiydi ama her hareket, karşılık gören bir güvenle ilerliyordu. Bu bir teslimiyet değil, karşılıklı bir açıklıktı; bedenlerin değil, ruhların da aynı ritme geçtiği bir an.