Yazın ağır akşamlarından biriydi, şehir uykudaydı ama evdeki hava nefes kesiciydi. Eski bir tanıdığın evinde geçen tesadüfi bir buluşma, saatler geçtikçe içten içe büyüyen bir çekime...
Eve sessizce girmişti ama yatakta gördüğü kadın onu olduğu yere mıhladı. Kadın uyanık gibiydi; gözleriyle davet etti, battaniyeyi aralayıp bedenini gösterdi. Hırsız adım adım yaklaşırken içinde...
Deri eteğin yırtılış sesi, odada yankılandığında kadının kalçaları gözler önüne serildi. Yuvarlak hatlarıyla karşısında duran bu bedenin davetkârlığına karşı koyamadı. Ellerini yavaşça kalçalarına koydu, nefesi beline...
İlk temasla birlikte derisinin altında dolaşan heyecan, yabancı ama çekici bir yoğunlukta büyümeye başladı; her dokunuş, alışılmışın ötesinde bir farklılığa açılan kapıydı. Gözleri, karşısındaki bedenin gücünü...
Ellerini geniş kalçalarının çevresinde sabitlerken, tenin yumuşak direnciyle karşılaştı; bedenin tüm kıvrımları, istekle ama aynı anda dikkat isteyen bir teslimiyetle ona cevap veriyordu. Her ilerleyişte, nefesler...
Gün batımı odaya loş bir kızıllık bırakmıştı, dışarının sesi yavaşça uzaklaşırken içeride zaman ağırlaştı. Uzun süredir tanıdık bir gerilim vardı aralarında; kelimelere dökülmeyen ama bakışlarda yankılanan...
Odanın köşesinde ışık, yumuşak bir şekilde yayılıyordu; zamanın akışı yavaşlamış gibiydi. Göz göze geldiklerinde, aralarındaki sessiz anlayış daha güçlüydü. Birbirlerine yabancı değillerdi, ama bir tür keşif,...
Loş ışıkta, file çorapların zarif çizgileri bacaklarında bir sanat eseri gibi duruyordu. Her hareketinde, dokusunun altındaki tenin sıcaklığı daha da belirginleşiyor, izleyen gözlerde zamanın akışını yavaşlatıyordu....
Gün boyu güneşin altında geçen saatlerden sonra, tenleri hâlâ sıcaktı. Klima yetersizdi; ortak odada sadece bir tavan pervanesi dönüyordu. Gece ilerlemiş, gürültüler azalmıştı. Sadece dışarıdan gelen...
Atölyede herkes çoktan çıkmıştı. Koridorda yankılanan ayak sesleri, nöbetçi görevlilerin son turlarıydı. Loş ışıklı sınıfta yalnızca çizim masalarının üzerine dağılmış kağıtlar ve iki kişilik bir sessizlik...
Ofiste gün bitmişti, loş ışıklar yalnızca bir köşeyi aydınlatıyordu; kadın patronun sesi, sessizliği bölen tek şeydi. Masasının kenarına yaslandığında, bakışları çalışanının gözlerinde takılı kaldı. Uzun süredir...
Odaya sessizlik hâkimdi, sadece bedenlerin yaklaşırken çıkardığı yumuşak sesler duyuluyordu. Gözlerinde belirgin bir güven vardı, yıllar içinde kurulan bir bağın getirdiği rahatlıkla. Onun dokunuşu kararlı ama...
Toplantı odası akşamdan kalma bir sessizlikle doluyken, içeri giren iki kadının topuk sesleri parkeyi ölçer gibi tıkırdı; eteklerinin altından görünen jartiyer bantları, bilinçli bir dikkatsizlikle çizilmiş...
Loş ışıklı bir stüdyo dairesinde, müzik sessizce yankılanırken kadınlar adım adım yaklaştılar. Zarif dokunuşlarla düzelen çorap kenarları, odadaki gergin havayı daha da belirginleştirmişti. Adamın kaslı silueti,...
Oda serin ama içerideki hava yoğundu, dokunulmadan bile hissedilen bir gerilimle doluydu. Petite kızın açık teni, loş ışıkta neredeyse yumuşak bir parıltı gibi görünüyordu. Karşısındaki adam,...
O anın devamında, dokunuşlar artık daha tanıdık, daha içten bir ritme kavuşmuştu. Yavaş hareketlerle yatağa uzanırken, onun kollarının arasına yerleşti. Kamera hâlâ kayıttaydı ama artık varlığı...
Kütüphanede başlayan sessiz bakışmalar, saatler ilerledikçe sayfaların arasına gizlenen bir çekime dönüştü. Masanın karşısında oturan genç kadın, onun gözlerinin ağırlığını her kalkışta, her uzanışta hissediyordu. Konuşmaları...
O evde aylarca birbirlerine mesafeli davranmışlardı. Gündüzleri sıradan sohbetlerle geçen zaman, geceleri ağır bir sessizliğe dönüşüyordu. Aynı mutfağı paylaşıyor, aynı banyodan çıkan buharı sırayla soluyorlardı ama...
Onun mavi gözleri, boynuna eğilip nefesini hissettirdiği anda bile kaçmadı gözlerinden. Dudakları arasında hissettiği sıcaklık, bedeninde yoğun bir gerilim yaratırken kalbi de yavaş yavaş teslim oluyordu....
İlk bakışta belliydi, bu iki kadın bu işin ustasıydı. Bakışları kararlı, dokunuşları tereddütsüzdü. Erkek onların arasında kendini bir oyun tahtasında hissetti; her hamle bilinçli, her temas...
Gece uzundu, yol ise ıssız. Kadın arka koltukta, bacaklarını bilinçli bir dağınıklıkla uzatmıştı; eteğinin ucu dizine kadar kaymış, teni şehir ışıklarının parça parça yansımasıyla parıldıyordu. Dikiz...
Hikaye, bir galerinin yalnız odasında başlıyordu. Odayı bir cansız mankenin soğuk, statik varlığı dolduruyordu; çıplak vücudu, neşeli olmayan bir şekilde ortada duruyor, her şeyin görünür olmasına...
Kadın kocasının gözlerinin önünde soyunduğunda içinde bir kıpırtı yükseldi. Diğer adamın dokunuşlarıyla bambaşka bir kıvama gelen bedeni, her anında hem cesaret hem de hazla titriyordu. Kocasıyla...
İnce çorapların altında gergin dizleri hafifçe titriyordu, sabırsız ama kontrollü bir teslimiyetle uzandığı yerde, odanın loş ışığı tenine narin bir parlaklık veriyordu. Parmak uçları, bedeni boyunca...