Otel odasına girdiklerinde hızlıca pencereyi kapatıp perdeyi çektiler. Esmer kadın paltoyu yere bırakırken adam onu belinden tuttu ve duvara yasladı. Dudakları boğazından göğsüne, oradan karnına indi....
Atölyenin lambaları loştu, mürekkep kokusu havada asılıydı. Kadın, sırtına işlenen dövmenin ardından yerinden kalkmadan adamı kendine çekti. Dudakları boynunda gezinirken dövme masası gıcırdadı. Pencereden geçenler olsa...
Odaya girdiğinde üstünü arama bahanesiyle yaklaştı ama ikisi de bunun sadece bir başlangıç olduğunu biliyordu. Kadın hafifçe gülümsedi, elleri beline geldiğinde geri çekilmedi. Adamın elleri ince...
Uzun süre birbirlerine yaklaşmaktan kaçmışlardı ama o gece, aynı yatakta uzanırken artık kelimelere ihtiyaç kalmamıştı. Parmakları nazikçe birbirinin boynunu, belini keşfetti. Dudakları buluştuğunda bedenlerinin ritmi anında...
Odaya girdiklerinde konuşmuyorlardı. Kadın sırtını döndü, tişörtünü yukarı çekti ve sütyeninin kopçasını açtı. Yavaşça ona dönüp göz göze geldiğinde adam artık dayanamadı, bir adımda aradaki mesafeyi...
İkisi de uzun zamandır susuyordu. Aralarındaki çekim belliydi ama hep ertelenmişti. O gece, göz göze geldiklerinde artık bir mazeret yoktu. Kadın usulca yaklaştı, adam nefesini tuttu....
Kimsenin olmadığı bir saatti, market neredeyse bomboştu. Soğuk reyonun kenarında göz göze geldiklerinde anlık bir duraksama oldu. Kadın usulca yaklaşarak erkeğin beline dokundu. Öpücükleri önce sakindi...
Park etmiş arabada, şehir ışıkları uzaklarda titriyordu. Kadın sürücü koltuğunda otururken adam yanına eğildi, saçlarının arasına yüzünü gömdü. Öpücükler çenesinden boynuna, oradan göğüslerine indiğinde kadın koltuğu...
Gece uzundu, yol ise ıssız. Kadın arka koltukta, bacaklarını bilinçli bir dağınıklıkla uzatmıştı; eteğinin ucu dizine kadar kaymış, teni şehir ışıklarının parça parça yansımasıyla parıldıyordu. Dikiz...
O anın devamında, dokunuşlar artık daha tanıdık, daha içten bir ritme kavuşmuştu. Yavaş hareketlerle yatağa uzanırken, onun kollarının arasına yerleşti. Kamera hâlâ kayıttaydı ama artık varlığı...
Loş ışıkta, file çorapların zarif çizgileri bacaklarında bir sanat eseri gibi duruyordu. Her hareketinde, dokusunun altındaki tenin sıcaklığı daha da belirginleşiyor, izleyen gözlerde zamanın akışını yavaşlatıyordu....
Temizlik için eve gelen genç kadın, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte evin havasını değiştirmişti. Sessiz çalışıyor ama varlığıyla mekânda güçlü bir sıcaklık bırakıyordu. Adam onu uzaktan izlerken...
Odayı loş bir ışık dolduruyordu; zaman yavaşlamış, sadece aralarındaki ritim kalmıştı. Onun bedenindeki incelik, karşısındakinde bir koruma içgüdüsünü uyandırıyordu. Yatağın kenarına kadar sessizce eşlik etti ona,...
Odaya girdiğinde hemşire onu dikkatlice inceledi. Terapiden sonra biraz daha kalmak isteyen adama hafifçe gülümsedi. Oturduğu yerden kalkıp ona doğru geldi, elini yavaşça omzuna koydu. Konuşmadan...
Hikaye, bir galerinin yalnız odasında başlıyordu. Odayı bir cansız mankenin soğuk, statik varlığı dolduruyordu; çıplak vücudu, neşeli olmayan bir şekilde ortada duruyor, her şeyin görünür olmasına...
Toplantı odası akşamdan kalma bir sessizlikle doluyken, içeri giren iki kadının topuk sesleri parkeyi ölçer gibi tıkırdı; eteklerinin altından görünen jartiyer bantları, bilinçli bir dikkatsizlikle çizilmiş...
Hediye kutusu, arasındaki ince bağ ile bir sır taşıyor gibiydi. Kutunun kapağını açarken, içindeki ne olursa olsun, bir beklentiyle doluydu. Ellerinin titrek hareketleri, bir yandan kutuyu...
Kapının aralanmasıyla birlikte odadaki ışık kadının siluetini yumuşak gölgelerle sararken, onun siyah çoraplarla uzanan bacakları hemen dikkat çekti. Adımlarında kendinden emin bir yavaşlık, bakışlarında söze gerek...
Onun mavi gözleri, boynuna eğilip nefesini hissettirdiği anda bile kaçmadı gözlerinden. Dudakları arasında hissettiği sıcaklık, bedeninde yoğun bir gerilim yaratırken kalbi de yavaş yavaş teslim oluyordu....
Ellerini geniş kalçalarının çevresinde sabitlerken, tenin yumuşak direnciyle karşılaştı; bedenin tüm kıvrımları, istekle ama aynı anda dikkat isteyen bir teslimiyetle ona cevap veriyordu. Her ilerleyişte, nefesler...
Yazın ağır akşamlarından biriydi, şehir uykudaydı ama evdeki hava nefes kesiciydi. Eski bir tanıdığın evinde geçen tesadüfi bir buluşma, saatler geçtikçe içten içe büyüyen bir çekime...
Gün batımı odaya loş bir kızıllık bırakmıştı, dışarının sesi yavaşça uzaklaşırken içeride zaman ağırlaştı. Uzun süredir tanıdık bir gerilim vardı aralarında; kelimelere dökülmeyen ama bakışlarda yankılanan...
Her yakınlaşmalarında bedenleri aynı ritmi buluyordu. Kadının sırtı yatağa değdiğinde, adam göğsüne eğildi. Her öpücükte nefesi hızlandı, meme uçları anında sertleşti. Bu dokunuşlara duyarlı bedeni, adamın...
O evde aylarca birbirlerine mesafeli davranmışlardı. Gündüzleri sıradan sohbetlerle geçen zaman, geceleri ağır bir sessizliğe dönüşüyordu. Aynı mutfağı paylaşıyor, aynı banyodan çıkan buharı sırayla soluyorlardı ama...